Burdur'da ekonomi ve ekonomiyi ilgilendiren her konu, Burdur'un il olarak varlığını sürdürmesi ile çok yakından alakalıdır. Zira Burdur'un kalkınma sıkıntısı ve göç sorunu uzun yıllardır devam etmektedir. Bunun sebebi olarak, çok açık görülmektedir ki, birikim sahiplerinin Burdur'da yatırımı cazip bulmamaları, dolayısıyla işsizlik ve işgücü kaybıdır.

Burdur için, Burdur'un yatırım cazibesinin arttırılması için ulaşım imkanlarının gelişimi önemlidir.Burdur ve bölge gündeminde yer alan 'Hızlı Tren' konusu da ilimiz ekonomisinin gelişmesi ve göçün önlenmesi ile son derece ilgili ve önemlidir. Bu nedenle, "Hızlı Tren nereden geçerse geçsin" diyemeyiz. Isparta bile bizim kadar hayati öneme sahip olmayan bu konuda 'Nereden geçerse geçsin' demiyor. Hatta elinden gelen çalışmayı yapmaktadır. Günlük ve haftalık yayım yapan yerel gazetelerimizden öğreniyoruz ki; Ispartalılar Ulaştırma Bakanlığı ile temasa geçip, Isparta'dan geçiremeseler bile, Hızlı Tren'in Baladız'da kalmasını sağlamışlar.

TREN KAÇIYOR
Oysa uzun yıllar önceden, Antalya'ya demiryolu ulaşımının doğal olarak Burdur üzerinden planlandığını, proje çalışmalarının buna göre yapıldığını biliyoruz. Ancak hava alanı konusunda ve genelde olduğu gibi, bu konuda da Burdur 'Gelişmelere seyirci kalma' geleneğini sürdürmektedir. Artık bu treni de kaçırmayalım.

Bilindiği gibi, Burdur'dan kalkan yolcu trenini kaçırdık. Gerekçe olarak "Zarar" gösterilmişti. Burdur kamuoyu bu gerekçeye inanmadı ve inandırılamadı da. Gerçekten de bu gerekçe doğru değildir. Zarar varsa, trenin taşıma programından ve yolcuyu bıktıran anlamsız, izahsız rötarlardan kaynaklanan işletme hatasıdır.

Sivil toplum kuruluşları olarak bizler bu ve benzeri konuları her vesile ile her zeminde dile getiriyoruz. Ancak bunların bu noktadan alınıp, siyasi ve icracı zeminlere taşınması ve iktidar partisinin de çalışma programında, bizimle işbirliği içerisinde ciddi olarak yer alması gerekmektedir.

BURDUR SİYASETİ
Burdur Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve Yönetimi olarak, yıllardır Burdur'un sorunlarını, önceliklerini, çözüm yollarını dile getirdik. Oda olarak veya Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ile işbirliği olarak, bir takım çalışmalar yaptık. Yıllardır "Burdur TSO" adlı dergimizle ve kitap olarak yaptığımız yayımlarımızla; Burdur'un kısa, orta, uzun vadeli stratejik konularını ve bu konuların gerçekleştirilebilme şartlarını dile getirdik.

Yine söylüyoruz ki; Burdur için artık ilk öncelikli hale gelmesi gereken konu, 'Burdur Kalkınma Politikası'dır. Burdur kalkınma stratejisini belirleyip, yürütecek gelişme siyaseti, en geniş anlamda demokratik yöntemlerle ve en sağlıklı bir şekilde, halkın ve her kesim tereddütsüz sahiplenmesini sağlayacak özellikte ortaya konması, artık gerçekleştirilmelidir. Bu Burdur siyasetinin öncelikleri belirlenmiş programlarının yürütülmesini ve takibini sağlayacak bir ortak ve aktif zemine ihtiyacı vardır.

Bu durum da göstermektedir ki; Burdur için söylenen doğruların gerçekletmesini sağlayacak bir çeşit kolektif liderlik ve sekretarya mekanizması gerektiği ortaya çıkmaktadır.